Dil Yarası
Dil, ağız içinde bulunan, hayatımızda işlevi oldukça önemli olan, kaslardan oluşan bir organdır. Tat alma duyusunu gerçekleştirirken, çiğneme ve yutmaya da yardım eder. insanlarda konuşmayı da sağlar. Kendini hızlı yenileme gücü olan dilin üzerinde papilla dediğimiz küçük çıkıntılar bulunur. Papillada tat tomurcukları yer alır. Temas eden nesnelerin tadını, nesnelerde bulunan kimyasalların, tat tomurcuklarındaki kemoreseptörler adı verdiğimiz özelleşmiş duyu hücreleri tarafından algılanması sayesinde alırız.
Bu reseptörler 4 tat şeklini algılar:
- Tatlı
- Ekşi
- Tuzlu
- Acı
Tat ve koku birbiriyle ilişkilidir, dolayısıyla tat ve koku kaybı birlikte yaşanır. Dil yüzeyindeki tat tomurcukları tadı, burundaki sinirler de kokuyu tanımlar. Her iki duyu tarafından sağlanan veriler beyne iletilir, beyinde birleşen bilgi tadı oluşturur. Acı, tatlı, tuzlu ve ekşi gibi bazı tatlar koku duyusu olmadan da beyin tarafından tanınabilir. Daha karmaşık tatlar hem tat hem de koku duyuları tarafından tanımlanma gerektirebilir.
Dil bölgesinde çeşitli nedenlere bağlı oluşan yaralar oluşabilir. Bu yaralar, kişiye ağrı verebilir, yaşam kalitesini etkileyebilir. Sıklıkla görülen nedenleri;
- Dili ısırmak
- Sıcak veya soğuk yiyeceklerden dilin yanması
- İltihaplanma
- Pamukçuk gibi viral, mantar ve bakteriyel enfeksiyonlar,
- Diş telleri, protezler gibi ağız içerisinde diş tedavisinde kullanılan çeşitli aletlere bağlı oluşan travma
- Beslenme yetersizlikleri (örneğin B12 vitamini, folat veya demir eksikliği),
- Stres
- Hormonal değişimler
- Çeşitli ilaçların kullanımı (antibiyotikler, kemoterapi ilaçları, epilepsi ilaçları, diüretikler , antienflamatuvarlar ve antiretroviraller gibi çeşitli ilaç tedavileri ile tetiklenebilir,
- Bağışıklık sistemi hastalıkları (liken planus, behçet, el ayak ağız hastalığı, HIV)
- Besin alerjileri
gibi farklı nedenlerden kaynaklanabilir.
Ağız ülseri ortaya çıktığında alınacak en önemli önlem, altta yatan neden biliniyorsa ve tedavisi mümkünse, tedavi etmek olmalıdır.
Bununla beraber, süreç çok ağrılı geçeceğinden, alınacak ikinci önlem, semptomları hafifletmektir:
- Ağzı ve dişleri temizlemek semptomları hafifletebilir
- Yara iyileşene kadar acı veya baharatlı yiyeceklerden kaçınılmalıdır.
Ayrıca uygulamada hyaluronik asidin etkilenen mukozaya dışarıdan uygulanmasının ağız ülserlerinin iyileşmesinde, kilink çalışmalarda çok iyi sonuçlar elde edildiği bildirilmiştir. Gengigel Forte Oral Gel kullanımının, aftın iyileşme sürecini hızlandırdığı, yeni yaraların oluşmasını engellediği ve uygulama süresince ağrıyı azalltığı, yaşam kalitesini arttırdığı ortaya konmuştur.
Gengigel Nasıl Etki Eder?
Gengigel’in içeriğinde sağlıklı dişeti dokusundakine benzer Yüksek Moleküler Ağırlıklı Hyaluronik Asit bulunur. Ayrıca ürünün dokuda daha uzun süre kalmasına destek olacak Kolin Alfoskerat maddesi ile zenginleştirilmiştir.
Kısaca Gengigel;
- Nedeni ne olursa olsun, her türlü ağız içi yaraların iyileşmesinde kullanılır.
- Ağız mukozasını korur.
- Dokuyu hızla onarır.
- Dokunun nemli kalmasını sağılar.
- Yara üzerinde film tabaka oluşturduğından spontan ağrıyı azaltır.
Hangi Gengigel’i kullanmalıyım?
Gengigel Forte Oral Gel, tüpün ucundaki uygulama kanülü sayesinde, yaralı bölgeye elinizi değmeden kolaylıkla ulaşmanızı sağlar ve yara üzerinde bariyer bir film tabaka oluşturarak, lezyonu dış iritanlardan korur. Ağrının hızla giderilmesine yardımcı olur.
Yaranız Yaygın ve ulaşılması zor bölgelerde ise kullanım tercihinize göre 2 üründen birini seçebilirsiniz.
Formülünde yer alan ksilitol sayesinde diş çürümesine ve kan şeker seviyesinde değişmeye sebep olmaz.
Diyabetik hastalarda, yaşlılarda, gebelerde, özel tedavi gerektiren hasta gruplarında güvenle kullanılabilir.